24 Temmuz 2012 Salı

bir 14 Temmuz klasiği/çünkü; barney iyiki var.


Memleket hasretinin yakup kavurduğu Vienna günlerinden, minnet ve özlemle merhaba sevgili dostlar.
Beni sorarsanız iyiyim, -altı üstü yaklaşık 2 haftadır henüz viyana dışına çıkamadan- harıl harıl çalışıyorum. Burayı sorarsanız şahane. Fakat bizde buraya yalnızca staja gelmiş çalışkan stajyer potansiyeli mevcut olduğu üçün  (gezmeye tozmaya gelmiş bir amacımız yokmuş gibi davranıyoruz ki bursumuzu layığıylan hakedelim) yalnızca çalışıyoruz ve tüm bunları sadece "almanca" yapıyoruz. Evet yalnış duymadınız.
Yediler yani bizi, ingilizce ağırlıklıymışmış da sıkıntı olmazmış da..
-Ich habe nicht einen solchen schande gesehen!
(böyle kepazelik görmedim)
Facebook ve twitter gibi sosyal medya araçları yerine yalnızca kurumsal mail adreslerini kullanan ve staj/proje işleri dışında dış dünyayla/internetle işi olmayan, gurbete çalışmaya gelmiş gariban rolüne iyi kaptırdık kendimizi. Buradaki 13.günümüzden beri Viyana dışına çıkamamış olan benden söz ediyorum (diğer maceraperestler çılgınlar gibi gezdiler çünküü) 5 gün sonra staj bitince Avrupa'nın canına okuyacağımdan şüpheleri olmasın.
Onu bunu geçip asıl meseleye gelelim, daha sonra Viyana'yı 3.kez nasıl kuşattığımıza dair bilgileri vericem fakat şimdi burada barney'in doğum yıldönümü münasebetiyle toplanmış bulunmaktayız.
İşte burada olmanın en kötü yanı:
barney'in Fredsiz doğum günü kutlayacak oluşu. Bu gerçekten üzücü.

Burcu, işlerin içinden çıkılamaz haller aldığı durumlarda -ki bu son 1 yıla tekabül ediyor- işlerin içinden çıkmamı sağlayan en önemli şeylerden biriydi.
Ben diyeyim şefkatli dost kucağı, sen de şekerlik abidesi. Çünkü öyle bi' şey ki, eksiğin, gediğin, sevdiğin, sevmediğin, sevdiğini bilmediğin, hepsi onun yüreğinde.
Başka hiçbir şey.. kelimelerle ifade edilebilecek bir şey değil.

Darmadağınık bir haldeyken, beni çok iyi anladığını bildiğim bir sesi duymak en etkili ilacımdı.
Sen arayıp da ne olduğunu anlatmadan, arayıp "bir şey oldu di mi lan" diyecek kafa yapısına sahip bir insandır mesela..O halinle bile dalga geçer "uu şimdi ağlayınca ne kadar çirkin olmuşsundurr, çiirkkiin".  Gözlerim dolu dolu açtığım telefonu kahkaha atarak kapatmak, içimdeki "o" sıkıntının dağıldığını hissetmek
Öyle bir şey ki.
Çünkü "dost" sahibi olduğumu bilmek, şanslı olduğum anlamına geliyor.
Bazen de hayatını böylesine yarı yarıya paylaştığın insanla, arana kara kara kediler girer, insanlar, yalnış anlaşılmalar, kırgınlıklar, pişmanlıklar..Söyleyemezsin. Anlatamazsın. Yazamazsın. Susamazsın. O bütün olanlar için, kesinlikle ilgisi yokken susar, sen de oturduğun yerde hep kendini suçlarsın.
O ağlar, senin gözünden akar yaş. Sen ağlarsın, onun gözünden..
Mutluluğu paylaştıkça arttırabiliyorken, acıyı paylaşırken azaltamamanın ne kadar ağır olduğunu görürsün. Ama yaşadığın hiçbir kötü olay,hiçbir insan-varlık, şu tarifsiz duyguyu,şu doyumsuz sevgiyi tekrar tekrar paylaşmana engel olamaz.

Bir de ben hep diyorum ya "biri beni durdursuuunnn"diye. İşte o cümledeki "biri" ; burcu.
Aklımı kaybediyormuşum gibi hissettiğim, çığrımdan çıktığım, enerjime ve eğlenceme mukayyet olamadığım durumlarda aklıma mukayyet olan can.
Aslında ben ne kadar sevgi pıtırcığıysam o da o kadar odun ve ağır nevaledir. Hatta boynuna sarıldığımda nefesinin kesildiğini falan iddia eder, nasıl da abartkan.

Yanindayken yargilandigini hissetmezsin, çok iyi dinler seni. Yaptigin simarikliklari, cocukluklari ayiplamaz ama bunlari sadece onun yanindayken yaparsan senin icin daha hayirli (!) olacagini hissettirir. Butun egzantrik huylarini kabullenen ve seninle sacmalamaktan korkmayandir.
 Mesela sen o kadar gereksiz derecede hayalperestsindir ve barney, o kadar realisttir ki onu kendi gerçekliklerinden koparsın. Sadece siz ve hayalinizdeki dünya vardır artık. Seni sadece kaybolmayan umutları veya yaşama sevgileri için sever, ya da sadece umursamazlık oranını bu kadar iyi tutturduğun için ve birkaç saatliğine de olsa kendisini senin gibi kılabildiği için.

Barney'ini en çok kendi olduğu için sever, Fred.
Dans tutkusunun, topluluk aşkının, tiyatro sevgisinin ortağı, hayallerinin, sevdiklerinin, istediklerinin, beklediklerinin bir olduğu için...Yaptığı her işte omuz omuza durduğu; haksızlığa, yanlışa onunla yan yana karşı koyduğu için. En zor günlerinde elinden tutan, saçını okşayan, her doğrunun destekçisi her yalnışının her hatanın telafisicisi olduğu için..
 ve dünyanın en güzel klişe sözünün kendisine adandığı kişi:
 özgür iradeyle seçilen kardeş olduğu için..
iyiki doğmuşsun, iyiki varsın.Yolun ve bahtın hep açık olsun. Hep mutlu ol, tüm güzellikler seninle olsun.

Doğum günün kutlu olsun Barney'im.

Döbling'den sevgilerle.
gute zum geburtstag !

Fred

20 Nisan 2012 Cuma

şeyy. merhaba, uzun zaman oldu dimi görüşmeyeli..?

uzun zaman oldu biliyorum..tamam haklısınız hiç hoş değil bu yaptığımız...madem yazmayacaktık niye açtık blogu dimi.
ne kadar ayıp şimdi ilk yazıları okuyup heveslenenler de olmuştur, eşşeklik ama bu yaptığımız ?

tamam yahu. gelmyorum üstümüze.
yoktuk da vardı heralde bir nedeni

mesela;

*fred&barney aslında burada dışardan göründüğü gibi yazmamazlıklar,sorumsuzluklar vay efendim bir araya gelmemezlikler yapmazlar normal şartlar altında. hep böyle "&" oldukları için zaten, birbirlerinden yakalarını kurtarıp atamadılar bloga kendilerini. aslında ikisi de bir yoğun bir yoğun bu aralar, ondan.


*barney in fred den başka farklı cinste bir hayat arkadaşı daha var. işte onunla vakit geçirmeler, gezmeler, tozmalar, tozmalar, tozmalar, tozm..

*fred in de barney den başka bir iş hayatı, başka başka arkadaşları var.. koşturup duruyordu o da bir oraya, bir buraya, bir şuraya, sonra bir daha buraya, bir daha şuraya bi dah..

*fred, hali hazırda halen başka yerlere de yazdığı için, hangisine yetişeceğine şaşırdı tabi bi de (naapsın fredcağız)

*barney de "derslerime gireyim, aman derse gireyim, ama bu sefer kesin girmeliyim, derslerime.." diye sürekli telaş üstüne telaş yapıp yine giremedi derslerine falan.

kısacası gençler, tüm bu olanlara rağmen, fred ile barney, ne yazık ki halen yazmayı ve birbirlerini çok sevmekteler.

yanii bu, "buralar boş kalmayacak",


"biz, geri dönüyoruz" demek..


öperim.



fred


4 Mart 2012 Pazar

meraba.

dün açıp,şu blogun yayınlanan ilk yayınını görmeseydim,yine ben aynı konudan bahsedecektim;
dostluk denilen şeyin ne kadar mükemmel bir duygu olduğundan,aslında kalıplara sığamadığından,aslında anlatmaya bile gerek olmadığından..
çünkü hadi anlat deseler,"o" nun bendeki değerini anlatmaya bi başlasam,bahsetmediğim her anımız,haksızlığa uğrayacak.Çünkü ben anlatmayı istemiyorum gençler,çünkü inanılmaz üşeniyorum.
Çünkü o kadar güzel bi duygu ki bu.Onu öylece yaşamak istiyorum..

ve inanın ben de yeni blogumuzun ilk yazısına böyle duygusal ve vıcık vıcık başlamayı hiç istemezdm,ama gel gelelim şu barney'in hemen aşağıda yaptığına bi bakın.biz burada bir çeşit kültür-sanat-sinema akımı başlatmaya niyetlenelim,o beni salya sümük ağlatsın(doğru, yaptığı salya sümük ağlanabilcek bişey değil,siz de haklısınız)
Hayatımda ilk kez böyle birşey yapan insan oluşuyla kayda geçti ama.Evet ben,fred olan;sevdiklerime özel günlerinde bu tarz slaytlar hazırlamayı,sürprizler yapmayı,resimler videocuklarla gönülleri fethetmeye bayılan bi insanım ki.22 yıllık hayatım boyunca bu tarz olayları bissürü bissürü yapmış olmama rağmen,bana ilk kez yapılışı hüzünlendirdi a dostlar.

Gel gelelim fred&barney kimdir,nedir ne değildir.Biz 2 arkadaş yalnız bir diğeri olduğunda mükemmeliyetine ulaşabilen yaratıklar olarak,tam olarak şu an okumakta olduğunuz sayfayı bundan sonra çeşitli kültürel sosyal ne bileyim düşünsel,eğlencesel olarak çığır noktasına getrmeye,burada kendi çapımızda ufak bir ütopya yaratmaya çalışıcaz.An itibariyle de açılışı yaptığımız göre,size ancak beklemek ve görmek düşer.




 not:bi de baştan söyleyelim neden fred ile barney diye sormayın lütfen.









sevgiler 

fred